Eş Genel Başkanımız Çiğdem Kılıçgün Uçar, Demokratik Kurumlar Platformu'nun Batman'da düzenlediği "Demokraitk Toplum ve Özgürlük" mitinginde konuştu.
"Mücadeleyi omuzlayan kadın arkadaşlar, gençler ve bize rehberlik etmekten bir gün olsun vazgeçmeyen kıymetli anneler hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Batman hep direndi, Kürdün yokluğu üzerine kurulan bu sistemde hangi zorlukla karşılaştıysa ses oldu, söz oldu, eylem oldu aktı. Kayyım atamasında olduğu gibi, kültürel ve kimliksel bütün haklarına vurulan darbeler de olduğu gibi ve bugün de barışın önünde çözümün önünde set olmak isteyenlere karşı bir aradayız. Emeğiniz var olsun daim olsun. Bu mücadeleyi yürütürken, bir hafızayla devam ediyoruz. Bugün Sur’da katledilen Helin Şen’in yıl dönümü. Sokağa çıkma yasaklarında ekmek almaya giderken zırhlı araçtan açılan ateşle katledildi. Kürdistan'da çocuklar, gençler aynı tehlikelerle yüz yüze bırakılmak isteniyor. Bakın Rojin Kabaiş, bir yıldır akıbeti ile ilgili net bilgi aşağı çıkmasın diye bu ülkenin mahkemeleri, savcıları adli tıp kurumları sözleşmiş gibiydiler. Topluma Rojin’in intihar ettiği algısını yaratmaya çalıştılar. Dün ATK’nin raporu geldi, Rojin Kabaiş’in üzerinde iki erkek DNA’sına rastlandı. Şunu demek istiyoruz; Jin Jiyan Azadî felsefesine karşı, her türlü savaş mekanizmasını kullanan erkek egemenliği karşısında durduk durmaya devam edeceğiz. Kürdistan'daki hiçbir kadın ölümü tesadüf değildir ve biliyoruz ki kadın cinayetleri politiktir. Sözünüz Rojin’e ve katledilen bütün kadınlara, adalet yerini buluncaya kadar her yerde sesiniz sözünüz olmaya devam edeceğiz.
Değerli halkımız yeni bir dönemin içerisindeyiz, yeni döneme karakterini verecek olan şey Kürt halkının hafızası olmalı. Her biriniz izliyorsunuz Cumhur İttifakından diğer siyasi partilerden yeni döneme dair sözler kuruluyor. İki tane örnek vermek isterim; MHP lideri Devlet Bahçeli diyor ki, ‘kuş tek kanatlı uçmaz’, Meclis Başkanı Numan kurtulmuş diyor ki, ‘bisiklet tek pedalla sürülmez’. Metafor kullanıp bu dönemin adını bile koyamıyorlar. Niye barış ve çözüm demiyoruz, buna ihtiyacımız var.
Gelin bir yıllık süreci bir teraziye koyalım hep birlikte. 27 Şubat'ta Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan çağrıda bulundu, çağrının akabinde yine aynı kefede Sayın Öcalan'ın çağrısıyla bir fesih gerçekleşti, yine Temmuz ayında barış ve demokratik toplum grubundan 30 PKK’li silah bıraktı. Yetmedi Sayın Öcalan, komisyonun önünü açacak yol haritası sundu. Bu Kürt tarafının terazisi.
Peki diğer tarafa bakıyoruz ne var, hiçbir şey yok. Terazideki bu dengesizliği düzeltmek zorundayız. Komisyon var, komisyonu da herkes biliyor Sayın Öcalan'ın inancı ısrarı ve iradesiyle kurulan ama diğer siyasi partilerin de hayır demediği bir mekanizma önemsiyoruz. Peki komisyonda ne eksik; cesaret ve çözüm eksik. Diyoruz ki komisyona cesaret için dönün Batman’a bakın, Kürdistan’a bakın. Komisyonda çözüm rotası eksik. Gelip bakın bunca acıya, zulme rağmen Kürtler barış için ayakta. Komisyonun en büyük eksikliği haftalardır her kesim dinlenildi. Dinlenilmeyen tek kişi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan. Neden dinlemiyorsunuz? 'Toplumsal hassasiyetler' deniliyor. Türk halkının da Kürt halkının da toplumsal hassasiyetlerini yaklaştırmakla ve birbirine karşı saygılı hale getirmekle sorumlusunuz. Arkasına saklandığınız toplumsal hassasiyetin sebebi sizsiniz. Yüzyıldır bu coğrafyanın dili olan Kürtçeyi yasaklayan sizlerdiniz. Kürtlerin haklarını yargı eliyle mezarlığa dönüştüren sizlersiniz. O hassasiyeti sizler düzelteceksiniz. Az cesaret; Kürt Halk Önderi kadar cesaret, cezaevindeki arkadaşlarımız kadar cesaret.
Kürt halkı ve Sayın Öcalan çok net. Fesihten sonra Kürt halkının evlatları kendi coğrafyasına gelmek istiyor. TMK'yı kaldırmalısınız. Kürt halkı kendi iradesiyle kendi kendini yönetebileceğini gösterdi. Anadiliyle eğitim görmesi gerekiyor. Mücadelesiyle kazandığı bütün değerleriyle birlikte yaşaması gerekiyor. Ama hala daha korku iklimiyle Türkiye halklarının barış, çözüm etrafında bir araya gelmesi engelleniyor. Bu ülkede Kürtlere hakaret ederek para kazananlar var. Kurulacak söz barış, çözüm olmalı. Bu ülkede Türk'ün yaşadığı yerde Kürt'e yer olmadığını kim söylüyor? Türkçenin konuşulduğu yerde Kürtçenin konuşulamayacağını kim söylüyor? Türk halkı Kürt halkına düşman hale getirildi. Dillerimiz, kültürlerimiz bu kardeşliği başarmışken hiç kimsenin iktidarına heba etmeyeceğimiz geleceğimiz var. Bu geleceği birlikte kuralım. Kürt halkının siyasetçileri karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor. Kürtlerle, diğer halklarla bu ülkede ortak yaşamı istemeyenler bizim rotamızı belirleyemezler.
İmralı'da tecrit kalkmadan, umut hakkı uygulanmadan hukukla mücadele etmemiz zayıf kalacak. Kürtler Sayın Öcalan'ın paradigması etrafında kenetleniyor. Selam olsun İmralı'ya, selam olsun Êlih'e. Demokrasi olmaz diyenlere, kadın mücadelesi karşısında bütün kolluk güçlerini yıkanlara, gençleri uyuşturucuyla kendi geleceğinden alıkoymak isteyenlere çok güçlü cevap verdik, başardık. Kadınlar olarak 'Umutla özgürlüğe yürüyoruz' dedik. Çünkü biliyoruz ki İmralı'nın kapıları açılmadıkça, bu tarihi sürecin kesin bir çözümle yaşam bulması mümkün değil. İmralı Adası'nı savaş adası yapmak istediler, Kürt sorunun çözümsüzlüğünün merkezi yapmak istediler. Ama ne oldu? İmralı'dan devletin cesaret edemediği barış çıktı, devletin ağzına alamadığı özgürlükler çıktı. Şimdi bu barışa ve özgürlüğe kimin sahip çıkacağı aşamasındayız. Var mıyız sahip çıkmaya. Kadınıyla, genciyle, Êlih'iyle Amedi'yle, Kobanê'siyle Rojava'sıyla Kürtler bir bütündür parçalayamazsınız. Bugün Kürtler demokrasiyi, özgürlüğü temsil ediyor. Demokratik cumhuriyeti, ulusu temsil ediyor. Ne mutlu bize".
12 Ekim 2025

