Barış ve Demokratik Toplum Manifestosunun ve bu tarihi sürecin doğru anlaşılması ve sahiplenilmesini sağlamak temel görevimizdir

26 Ekim günü Amed’de gerçekleştirilen Parti Meclisi toplantımızda; siyasal süreç ve parti çalışmalarımız kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Bugün, halkımızın özgürlüğü ve demokratik toplumun inşası için sorumluluklarımızı yerine getirme zamanıdır.

Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, baskı ve şiddetle başlayan ancak müzakerelere evrilen bir siyasetin egemen olduğunu göstermektedir. İsrail-Filistin ve Rusya-Ukrayna örnekleri, savaşın ardından barış görüşmelerinin gündeme gelmesiyle süreçlerin nasıl şekillendiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ortadoğu ve Asya’daki büyük güç rekabeti, bu bölgelerdeki güç dengelerini yeniden belirlemekte ve küresel ilginin odağını buraya kaydırmaktadır. Suriye’de SDG ile geçici hükümet arasında imzalanan mutabakat çok önemli gelişmeler olmakla birlikte geleceğinin Türkiye ve Ortadoğu’daki gelişmelere göre şekilleneceği de açıktır.
 
Küresel denklemlerin savaş siyaseti ile şekillendiği ve silahlanmanın hız kazandığı bir küresel sistemde Sayın Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum çağrısı yalnızca bir dönüm noktası değil; halkımızın özgürlüğü ve Ortadoğu halklarının ortak geleceği için stratejik bir adımdır. Sayın Öcalan’ın önerdiği demokratik siyaset çizgisi, ulus-devlet modelinin yerine halkların eşit ve özgür yaşamını esas almaktadır. Bu yaklaşım, yalnızca Kürt halkı için değil, tüm Ortadoğu halkları için kalıcı barışın ve özgürlüğün kapısını aralamaktadır. Bu bağlamda, Kürt Özgürlük Hareketi, Sayın Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum çağrısıyla tarihsel sorumluluk bilincini 26 Ekim tarihinde bir adım daha ileri taşımış; Kürt sorununun çözümü ve demokratik dönüşüm adına önemli bir irade beyanında bulunmuştur. Bu irade, yüzyılı aşkın süredir süregelen inkâr ve asimilasyon politikalarına karşı geliştirilen demokratik dönüşümün somut bir ifadesidir.
 
Kürt Özgürlük Hareketi, barış, demokrasi ve ortak yaşam ilkeleri etrafında umutlarını pekiştirerek çözümün mümkün olduğuna dair toplumsal inancı güçlendirmiştir. Bu tutum, Ortadoğu merkezli savaş siyasetinin terk edilmesine dönük kalıcı bir barış çağrısıdır. Yüzyıllardır süren inkâr, baskı ve imha politikalarının sona erdirilmesi; adalet, eşitlik ve özgürlük temelinde bir yaşamın inşası artık tarihsel bir zorunluluktur. Ancak kalıcı bir çözüm, tek taraflı iradeyle değil; karşılıklı kararlılık, cesaret ve diyalogla mümkündür. Sürecin sürdürülebilirliği için demokratik çözümün yasal güvenceye kavuşturulması gerekmektedir. Bu kapsamda ihtiyaç duyulan ‘’Entegrasyon ve Demokratik Çözüm Yasaları’’ toplumsal meşruiyeti güçlendirecek ve süreci keyfî müdahalelere karşı koruyacaktır. Bu kapsamda sürecin kalıcı barışa evrilmesi ve demokratik siyasetin önünün açılması için gerekli hukuksal adımların geciktirilmeden atılması, Meclis bünyesinde kurulan komisyonun Sayın Öcalan’la görüşme gerçekleştirerek sürecin yürütülmesinde gerekli sorumluluğu alması gerekmektedir. Demokratik siyasetin önündeki tüm engeller kaldırılmalı; Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmalıdır. Bu adım, demokratik çözümün toplumsal karşılığını güçlendirecek ve müzakere zemininin kalıcılığını güvence altına alacaktır.
 
Kalıcı barış, halkların eşit haklar temelinde ortak yaşam iradesini güçlendirmesiyle mümkündür. Bu doğrultuda tüm siyasal ve toplumsal kesimleri, samimi bir diyalog ve karşılıklı güven temelinde yeni bir barış sürecini birlikte inşa etmeye davet ediyoruz. 
Bu çerçevede siyasal iktidara açık çağrımızdır: Barışa uzanan bu iradeye karşılık verin. Adalet, eşitlik ve özgürlük temelinde kalıcı bir barış için vakit kaybetmeden adım atın. Kürt halkı, demokratik toplum perspektifiyle Ortadoğu’nun yeniden inşasında öncü bir rol oynamaktadır. Bu sürecin öznesi, halkımızın mücadelesi ve iradesidir. Herkesin barışa ve demokrasiye olan inancını somut adımlar atarak güçlendirmesi gerekmektedir.Suriye’deki gelişmeler ve imzalanan mutabakatlar, sürecin nihai biçimlenmesinde, Türkiye ve Ortadoğu’daki demokratik gelişmeler belirleyici olacaktır.
 
Demokratik Bölgeler Partisi olarak, halkımızla başta kadınlar ve gençler olmak üzere her kesimle buluşmalı, örgütlenmeyi güçlendirmeli ve sürecin öncüsü haline gelmeliyiz. Toplumsal örgütlenme her alanda güçlendirilmeli; her sokakta, mahallede ve köyde halkla buluşarak sürecin sahiplenilmesi sağlanmalıdır.
Her birey, demokratik toplumun inşasında özne olmalı ve bu sürece aktif katılım göstermelidir. Demokratik toplumun inşası, yalnızca siyasal bir hedef değil; halkın öz gücüne, öz iradesine ve öz yönetim bilincine dayalı bir yaşam biçimidir.
 
Bu doğrultuda Parti Meclisimiz, önümüzdeki dönemde:
Yerel örgütlenmeleri güçlendirmek, Demokratik siyaset zeminlerini genişletmek, Halkın karar süreçlerine katılımını artırmak
amacıyla kapsamlı bir eylem planı uygulayacaktır.
Bu kapsamda her il, ilçe, mahalle ve köyde halk toplantıları, demokratik eğitim çalışmaları, gençlik forumları ve kadın meclisleri düzenlenecektir. Barış ve demokratik toplum perspektifi tabandan yukarıya örgütlü biçimde yaygınlaştırılacaktır.
 
Kadınlar ve gençler, bu sürecin en dinamik ve dönüştürücü gücüdür. Kadınların yaşamın her alanında eşit temsilini ve özgür katılımını esas alan demokratik toplum modeli, halkımızın geleceğini inşa edecektir. Gençliğin enerjisi, yaratıcı gücü ve özgürlük arzusu, demokratik siyasetin taşıyıcı omurgası olmalıdır.
 
Parti Meclisi olarak, Sayın Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği “Barış ve Demokratik Toplum Manifestosunu’’ halklarımız arasında yaygınlaştırmak; bu tarihi sürecin doğru anlaşılması ve sahiplenilmesini sağlamak temel görevimizdir.
 
Barış, yalnızca silahların susması değil; adalet, eşitlik, özgürlük ve halkların kardeşliği temelinde yeni bir yaşamın inşasıdır.
Bu vizyon doğrultusunda hedefimiz; devletin demokratikleşmesi, yerel demokrasi mekanizmalarının güçlendirilmesi ve çok kimlikli, çok kültürlü, çok dilli bir toplumsal yapının güvence altına alınmasıdır.Bu hedeflerin hayata geçmesi, yalnızca siyasi irade ile değil; halkın örgütlü gücüyle mümkündür. Bugün, halkımızın on yıllardır sürdürdüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesi tarihsel bir eşiğe gelmiştir. Bu süreç, yalnızca Kürt halkının değil; Türkiye ve Ortadoğu’daki tüm halkların barış içinde, eşit ve özgür bir yaşam kurmasının kapısını aralamaktadır. Halklarımızın ortak geleceği, demokratik toplumun inşasında birleşmektedir.
 
Demokratik Bölgeler Partisi olarak bizler, demokratik siyasetin, toplumsal örgütlenmenin ve barış mücadelesinin öncüsü olma kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz. Her evde, her sokakta, her mahallede halkımızla buluşarak barışın, eşitliğin ve özgürlüğün sesini yükselteceğiz.
 
Her alanda demokratik toplum ilkelerini hayata geçirerek, halkın iradesini esas alan yeni bir dönemi birlikte inşa edeceğiz.
 
Demokratik Bölgeler Partisi- Parti Meclisi
26 Ekim 2025– Amed
Yaklaşan Etkinlikler
Haberler