Umudumuzla, inancımızla, Jin Jiyan Azadî felsefemizle barışı ve özgür yaşamı hep birlikte kuracağız

Kadın Meclisi Sözcümüz Berivan Bahçeci'nin gündeme dair açıklaması

"Değerli basın emekçileri, sevgili kadınlar ve kıymetli halkımız, DBP Kadın Meclisi adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.

Ortadoğu halklarının ve kadınlarının geleceğini belirleyecek tarihsel bir dönemeçten geçiyoruz. Halklarımızın yıllardır özlemini duyduğu onurlu bir barışın eşiğindeyiz. Umudu, inancı ve kararlılığı kuşanarak demokratik toplumun inşasına birlikte yürüyoruz.

Hafızanın taşıyıcısı olan mücadele geleneğimizin temsilcisi Sayın Abdullah Öcalan, bu kritik süreçte halklara bir çıkış yolu sunmuştur. 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı; yalnızca Kürt halkına değil, Ortadoğu’nun tüm ezilen halklarına, kadınlarına ve inançlarına radikal bir çözüm perspektifi getirmiştir.

Bu çağrının ardından; 5-7 Mayıs tarihlerinde PKK'nin fesih ve silah bırakma kararı alması, 9 Temmuz’da Sayın Öcalan’ın 26 yıllık tecrit koşullarından sonra gerçekleştirdiği videolu çağrısı, 11 Temmuz’da Federe Kürdistan’daki tarihi Casene Mağarası’nda gerçekleştirilen silah yakma eylemi, 52 yıllık Kürt özgürlük mücadelesinin yeni bir evreye geçtiğini göstermektedir.

Bu sürecin en çarpıcı yönlerinden biri, silah yakma törenine kadınların öncülük etmiş olmasıdır. Bu durum, Kürt özgürlük mücadelesinin sadece askeri değil, aynı zamanda toplumsal ve ideolojik bir dönüşüm hedeflediğini göstermektedir. Kadınların kurucu ve dönüştürücü bir özne olarak süreçte yer alması; Kürt özgürlük hareketinin temel paradigması olan özgürlükçü bir toplum hedefini yansıtmaktadır. Bu nedenle barışın ve demokratik toplumun kadınların öncülüğünde inşa edileceği tartışmasızdır.

Bizler, DBP Kadın Meclisi olarak bu tarihsel sorumluluğun farkındayız. Barışın toplumsallaşması ve demokratik yaşamın inşası için mücadeleyi her alanda büyütmeye devam ediyoruz. Buradan bir kez daha açıkça ifade ediyoruz:

Eğer siyasi iktidar barışı sahiplendiğini söylüyorsa; artık oyalayıcı ve çözümsüzlük üreten politikalardan vazgeçmeli, halkların iradesine saygı göstermelidir. Barış; inkâr ve baskıyla değil, demokratik siyasetin önünü açan, halkların eşit ve özgür ortak yaşamını güvence altına alan anayasal adımlarla mümkündür. Gerçek barış, halkların mücadelesiyle ve iradesiyle kazanılır.

Ve çok iyi biliyoruz ki; barışın ve demokratik toplum çağrısının yaşam bulabilmesi, Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüyle mümkündür. Çünkü Sayın Öcalan’ın halklara sunduğu çözüm perspektifi, ancak özgür bir diyalog ve müzakere ortamında hayata geçirilebilir.

Sayın Öcalan’ın kadın özgürlükçü, demokratik ve sosyalist çözüm perspektifi; kapitalist modernitenin yarattığı krizlere karşı, demokratik modernite paradigmasıyla bir yanıt oluşturmaktadır. Rojava’da kadınların öncülüğünde inşa edilen sistem, bu paradigmanın yaşamsallaşmış halidir. 13. yılını selamladığımız Rojava Kadın Devrimi, kadınların iradesiyle örülen, halkların ortak yaşamını esas alan eşit, özgür ve demokratik bir yaşamın temelidir.

Ancak bugün Ortadoğu halklarının ve kadınların kazanımları çok yönlü bir saldırıyla karşı karşıyadır. İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü katliamlar, Suriye’de cihadist grupların Alevi, Dürzi ve Êzidî halklara yönelik saldırıları; mezhepçi ve milliyetçi tahakkümün güncel tezahürleridir. Bu saldırılar, yalnızca çatışma değil; halkların ortak yaşamına ve kadınların öncülüğünde gelişen toplumsal dönüşüme yöneltilmiş sistematik bir savaştır.

Oysa Ortadoğu, halkların, dillerin, inançların ve kültürlerin binlerce yıldır bir arada yaşadığı kadim bir coğrafyadır. Halep’ten Şengal’e, Mardin’den Beyrut’a kadar; Kürtler, Araplar, Süryaniler, Êzidîler, Ermeniler ve daha birçok halk barış içinde bir arada yaşamıştır. Ancak ulus-devlet aklı bu çokluğu tehdit olarak görmüş; halkları birbirine düşman etmeye çalışmıştır. Buna rağmen halkların direniş hafızası, bu şiddet tarihinden çok daha derin ve köklüdür.

Değerli halkımız,

Bugün Kürdistan’da özel savaş politikaları devreye sokularak toplumun kültürel, sosyal ve ahlaki dokusu hedef alınmaktadır. Özellikle kadınlar ve çocuklar üzerinden yürütülen bu saldırılar; taciz, tecavüz, uyuşturucu, fuhuş ve istismar gibi araçlarla toplumu yozlaştırmayı amaçlamaktadır. Yargı sistemindeki cezasızlık uygulamaları failleri cesaretlendirirken; kadın merkezlerinin kapatılması, çocuklara dönük koruyucu politikaların yetersizliği devletin sorumluluğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Kadınların şüpheli ölümleri, gözaltında yaşanan hak ihlalleri, polis şiddeti, kolluk kuvvetlerinin Kürtçe konuşan veya müzik dinleyen gençlere yönelik saldırıları; özel savaş politikalarının güncel örnekleridir. Şırnak ve Hakkâri’de açığa çıkan son olaylar, bu uygulamaların sistematik ve yaygın bir biçimde sürdüğünü göstermektedir.

Barışın öznesi olan kadınlar, bu nedenle savaşın da doğrudan hedefi haline getirilmektedir. Jin, Jiyan, Azadî felsefesiyle yaşamı, sözümüzü ve irademizi savunmayı sürdüreceğiz. Barış; halkların eşitliği, dillerin tanınması, inançların özgürlüğü ve kadınların kurtuluşu ile mümkündür.

Bu inançla, devam eden Demokratik Toplum Çağrısı toplantılarında kadınlar en önde yer alıyor; barışın inşasında her alanda sorumluluk üstleniyorlar. Aynı kararlılıkla Kadın Kurtuluş İdeolojisi Atölyeleri’ni başlattık. Bugüne dek Kürdistan özelinde birçok şehirde yüzlerce kadınla bir araya geldik; örgütlülüğümüzü büyütüyor, büyütmeye devam edeceğiz.

Özel savaş politikalarına karşı öz savunmamızı güçlendiriyoruz; çünkü biliyoruz ki en büyük öz savunma, örgütlenmedir. Bu bilinçle her yerde, her kadına ulaşana dek mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Kadınlar olarak, Sayın Abdullah Öcalan’ın yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın tarihsel eşiğinde daha örgütlü, daha kararlı ve daha güçlü bir şekilde süreci sahipleneceğiz ve barışın yürütücüsü olacağız. Her mahallede, her sokakta, her evde barışı büyüteceğiz. Onu kadınların bilinciyle, emeğiyle, halkların ortak iradesiyle ve toplumsal bir sözleşmeyle inşa etmek için gece gündüz çalışacağız.

Çünkü biliyoruz ki, Kürt sorununun demokratik çözümü ve kalıcı bir barışın sağlanması; yalnızca Kürt halkı için değil, Türkiye ve Ortadoğu halkları için de özgür ve demokratik bir geleceğin anahtarıdır. Sayın Abdullah Öcalan’ın demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmasını hayata geçirmek, biz kadınların tarihsel sorumluluğudur.

Umudumuzla, inancımızla, Jin Jiyan Azadî felsefemizle barışı ve özgür yaşamı hep birlikte kuracağız."

DBP Kadın Meclisi

 

Yaklaşan Etkinlikler
Haberler