Uçar: Barışı isteyen tarafın yol haritası hazır, devlet ise adım atmaktan imtina ediyor
Eş Genel Başkanımız Çiğdem Kılıçgün Uçar, ANF’ye Barış ve Demokratik Toplum...
Kadın özgürlüğünün bilinciyle örgütlülüğümüzü büyütme ve güçlendirme gündemiyle 12 Nisan’da Amed’de PM toplantımızı gerçekleştirdik.
DBP Kadın Meclisi olarak; siyasal süreci, örgütsel durumu ve işleyişi, akademi ve eğitim çalışmaları ile eylem hattının nasıl olması gerektiğine ilişkin derinlikli tartışmalar yürütülmüştür.
Savaş politikalarının gölgesinde bir geleceğe mahkûm bırakılmak istenen kadınlara, halklara, gençlere, emekçilere barışın ve özgürlüğün umudunu taşıyan Sayın Öcalan’ın çağrısı, hepimize öznesi olabileceğimiz bir geleceğin imkânlarını sunmuştur.
Ortadoğu’da, Türkiye ve dünyada demokrasinin, eşitliğin ve özgürlüğün temel ve ortak bir ihtiyaç olduğu bu konjonktürde kadınların tutumu ve yaklaşımı önemli bir belirleyen durumundadır.
Erkek egemenliğine, ulus devleti kutsayan her türlü iktidara karşı tarihsel bir direnişin sahibi olan kadınların özgürlük mücadelesi, hem barışın hem de demokratik toplumun yaratılmasında en güçlü rehberdir. Toplumun yoksun bırakılmaya çalışıldığı tüm ahlaki ve politik değerler ancak kadınların örgütlü mücadelesi ile yeniden kazanılabilir. Yine kadınların özgürlük mücadelesi ve tüm süreçlere eşit katılımı ile ahlaki ve politik toplum yeniden gerçekleşebilir.
Mücadelemizin asıl hedefi, Jin Jiyan Azadî felsefesiyle, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmanın toplumun ve yaşamın her alanında hayat bulmasıdır. Demokratik siyaset; önemini koruduğu, çözüm gücü olduğu bu siyasal atmosferde Sayın Öcalan’ın çağrısında da ifade ettiği demokratik toplumun da önemli bir aşamasıdır. Kadınların özgürlükle bağını teyit eden ve eşbaşkanlık sistemi ile güvenceye alınan demokratik siyaset, barış ve demokratik toplum çağrısına sahip çıkmanın ve inşa etmenin en önemli aracı durumundadır.
Köleliğin yaratıldığı kadın gerçekliğinin, özgürlük gerçekliğine ve kendi kimliğine doğru yürüyüşünde eşbaşkanlık sistemi sadece demokratik toplum mücadelesinin bir parçası değil, aynı zamanda onun kurucu sütunlarındandır. Eşit temsiliyet ve halk demokrasisi arasındaki bağ bu modelde somut bir karşılık bulur.
Demokratik toplum paradigması, halkların öz örgütlenmesi ve doğrudan katılımını esas alan, merkeziyetçi ulus-devlet modeline alternatif bir toplumsal yaşam modelidir.
Bu paradigma, başta Kürt halkı ve tüm ezilen Ortadoğu halkları için demokratik bir model olarak önerilmiştir. Farklı kimliklerin, inançların, kadınların eşit temsili, demokratik siyasetin temel dayanağı olarak görülmekte; ayrıca toplumun devlet karşısında kendi kendini yönetme bilincini de ortaya koymaktadır.
Bu bağlamda geliştirilen eşbaşkanlık sistemi ve ona bağlı olarak gelişen demokratik siyaset; demokratik toplum fikriyatının da pratik bir yansımasıdır. Kadınların siyasette, ekonomide, sosyal yaşamda kendi öz iradesi ile yer alması, demokratik toplumun çekirdeği; Demokratik Ulus ve demokratik bir geleceğin de ön adımıdır.
Bu temelde biz kadınların asıl görev ve sorumluluğu, demokratik toplumun inşa sürecini sahiplenmek ve görünür kılmak olacaktır. Çağrının toplumsallaşması, aynı zamanda çağrının yaşam bulması ve demokratik toplumun inşası anlamına gelecektir.
Kadın Meclisimiz; kadının komünal toplumdan bugüne kadar yarattığı değerler ve mücadele birikimini ele alan Jin Jiyan Azadî felsefesiyle, demokratik toplum inşasının öncü gücü olduğu bilinciyle örgütlenme ve eğitim çalışmalarına daha fazla yoğunlaşma zorunluluğunu ortaya koymuştur.
Sonuç olarak:
• Örgütlü olduğumuz tüm illerde kadın komisyonlarını kurmak, komisyonların olduğu yerlerde güçlendirmek.
• Örgütlü olduğumuz iki ilde kadın parti okulunu hayata geçirmek.
• “Özgür Kadın ile Demokratik Topluma” şiarı ile Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ni tartışacağımız atölye ve buluşmalar gerçekleştirmek. Örgütlü olduğumuz il, ilçe ve mahallelerde Mayıs ayı itibariyle başlayıp 3 aylık süre boyunca yaygın bir çalışmayı gerçekleştirmek karar altına alınmıştır.